14 Temmuz 2014 Pazartesi

KÜÇÜCÜK 2 KELİME

Günlerdir içimde bir sıkıntı var , küçük çaplı bir sıkıntı , daralma veya bunalma değildi kendimi iyi hissetmiyordum içimde ki huzurdan uzaktım.. Günlük yaşantımda , ki sadece benim değil bu "İnsanlık genelinde herkeste var"

 Yolda yürürken sadece kendimiz ile ilgilenmemiz. Kendimizden kastım telefon , sağa sola bakmadan etrafı incelemeden yolda yürümek gibi.. Bu benim canımı oldukça sıkan bir şey insanlar odak noktasını "İnsanlığını" kayıp ediyorlar. Buda yaşadığımız hayatı kötü kılıyor , Renksizleştiriyor , bunaltıyor ve daraltıyor..

Dünya'nın güzel renklerini mavisini , yeşilini , sarısını alıp bizi sadece siyah ve beyazı bırakıyor.. Etrafta insanların insan yerine koyulmaması benim canımı sıkan en büyük eylemlerden biridir..

Mesela , bir markette çalışan kasiyer , tezgahtar veya bir marketin önünde çalışan Güvenlik görevlesi..Bu saydıklarımın hepsini günlük yaşantımızın içerisine katarak daha renkli bir dünya meydana getirebiliriz. Çok zor bir şey değil aslında yapılması gereken ..

 Marketten işimiz bitip çıkarken Kasiyere teşekkürler , Yolda yürürken gördüğümüz Günvelik görevlisine Kolay gelsin, Yolları süpüren ki bu dünya yı güzelleştiren ve günlük hayatımızda tiksinçlik uyandıran ve bu işi yapanın psikolojisini bizim yüzümüzden bozan çöpçülük , çöpçülere kolay gelsin , eline sağlık gibi ufacık küçücük 2 şer kelimeyi çok görmeyin inanın bu kelimeler hayatımıza ve günlük yaşantımıza o kadar güzellikler katacak ki , içinizde huzuru yaşatacak..

Ben bu eylemi aylardır gerçekleştiriyorum ve yazıya döküp dökmeme aşamasında kararsız kalıyordum bilmem ne kadar ses getirir ,1 kişi bile bu yazıyı okuyup yarın kalktığında bahsettiğim eylemi uygularsa işte o gün aydınlık olacak..

30 Nisan 2014 Çarşamba

TARİHİ DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ.

Semtim'in tarihi ile gurur duyuyorum. Gerek futbol olsun gerekse zamanın kabadayıları ve ağabeylerinin yaptıklarıyla bu semt adını gelecek nesle gurur verecek şekilde çıkardı. Gelecek nesil (biz) bu yükü her ne kadar taşıyamadı ise Kasımpaşa'lı namını herkes kullandı.. İsmi kötülediler bundan 2 - 3 sene öncesine kadar bir mekana gittiğimde KASIMPAŞA'dan geldim dediğimde herkes ilginç bir şekilde kendine çeki düzen verirdi. O Sultan Demircan'ın torunu hoş geldin gibi sözler işitirdim. Bu değerler zamanla silindi en başta Semtimizin stad ismi ile bu değerlerimize büyük bir hakaret ettik. Stadımızın ismi Sultan Demircan Kasımpaşa stadyumu olabilirdi. Bize KASIMPAŞA namını bırakanlara vefa borcumuzu ödemiş olurduk hiç değilse. Bir diğeri ARMA 6 sene önce vefat eden Gazanfer Bilge ağabeyimizin yadigarıydı. 92 Yıldır KASIMPAŞA namını temsil eden bir semboldü. O da gitti bir değerimize daha sahip çıkamamıştık. Gün gelirde bu semt geçmişini unutursa işte o zaman gelecekte bu semte kimse sahip çıkamayacak çıkanlarda 2. abi diye tabir ettiğim abiler olacak.. Ağzı laf yapan KUR"ABİ"YELER..

3 Nisan 2014 Perşembe

Özledim ...


   Hadi bir ara verelim şu siyasete,boş verelim,rafa kaldıralım bir süreliğine tamamen bırakalım demiyorum kısa süreliğine.. ARMA mıza odaklanalım tekrar bir olalım,iri olalım , diri olalım,savaşalım, ARMA mız için yönetimin karşısına çıkalım yeter diyelim.. Hele ki bunu yapasım çok var..Nefret ettim ulan her şeyden 2 seneyi aşkın süredir tribüne çıkmıyorum..Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz? İşte buna biz AŞK diyoruz..Hasret diyoruz.. Özlem diyoruz.. Özledim arkadaş ben bağırmayı ağabeylerimin arkasından koşmayı özledim,coşmayı özledim. ARMA uğruna haykırmayı özledim.. Özledim be arkadaş ESKİŞEHİR semtimize geldiğinde Taksime çıkıp bütün Taraftarlara örnek bir dostluk yaşamayı özledim. Özledim be arkadaş lafım ona sevmediğimiz bir takım geldimi semtimize maç çıkışı olayları.. Özledim be tribünde istenmeyen olayların olmasını. Özledim beya tribünde devre arasında roman havası oynamayı .. Özledim güzel günleri özledim. Futbolcularımızın bize saygılı olduğu dönemi özledim..
Özledim ben omuz omuza dayanışmayı özledim.. Özledim ben ARMA yı özledim.Deplasmanda ev sahibi takıma cehennemi yaşatmayı özledim.. Ben özü , sözü hep bir olmayı özledim.. Ben tribündeki sıcak ortamı özledim,tribünde ağlamayı , gülmeyi , hoplamayı , zıplamayı , koşuşturmayı , bağrışmayı , stad kapısında ağabeylerimizden bilet kovalamayı , tribün kardeşliğini , sıcaklığını , birbirimizin arkasını korumayı , 3'lü çekmeyi özledim lan , ben özledim arkadaş bunu özleyen tek kişi olmadığıma eminim.. Keşke tekrar bir olabilsek. Hep birlikte ARMA için savaşa bilsek.
Hani kardeşlikti bizler için esas olan şimdi ne olduda herkes bileniyor birbirine?Eminim ki bir hiç uğruna.Hadi bırakalım husumeti bir kenara..Boş ver diyip el sıkışalım. Hep beraber Özlediğimiz o güzel günlere dönelim. Kravatlılara dur diyelim esas olan biziz diyelim hatırlatalım kendimizi biz olmasak "Takım diye bir şeyin olmayacağını.."

Güzel güneşli günlere dönelim yeter artık...

30 Mart 2014 Pazar

Başbakan Erdoğan gaz verilerek öldürülmeye çalışıldı!

2016 da Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin yenileneceğini hatırlatarak "Başbakan istenilen sözleşmeye imza atmayacaktır" dedi. 31 Mart seçimlerinin çok önemli olduğunun altını çizen Sofuoğlu Başbakan Erdoğan'ı diktatörlükle suçlayanları eleştirerek "Aptal aydınlar Başbakan'ın ufkunu anlamıyor" ifadesini kullandı.
31 MART İLE 17 ARALIK ARASINDA PEK ÇOK PARALELLİK VAR
Bugün yaşanan olaylar 31 Mart'a çok benziyor. Tek 31 Mart değil. Küresel güçler siz güçlendikçe sizin ayağınızı tökezletmekten vazgeçmez. Osmanlı tarihinde kesintiler olmuş. Padişahlardan bağımsız düşünürsek sadece padişahlar dersek Fatih, Yavuz Kanuni geliyor. Çok büyük sadrazamlar geçmiş Osmanlı tarihinden. Başbakan'ın konumu bugün Sadrazamlık konumu. 
Osmanlı tarihinde büyük devlet adamları pasifize edilip ortadan kaldırıldıktan sonra bir yenisi gelene kadar Osmanlı büyümesini durdurdu. 1402 Ankara Savaşı'ndan sonra 42 yıl beklendi. Osmanlı tökezletildi bu tür operasyonlarla. Başka bir örnek, Gedik Ahmet Paşa, muhteşem bir sadrazam, Kırım'ı almış, Otranto'yu almış, ne yazık ki 1482'de öldürülmüş, Yavuz gelene kadar bekledi Osmanlı Sokullu Mehmet Paşa muhteşem bir sadrazamdır, ufukların sadrazamıdır. Karadeniz ve Hazar'ı birleştirme projesi vardır, çalışmayı başlatmış, Süveyş'i açtırmak istemiş, Mursi'yi de bu açıdan değerlendirebiliriz. Cebeli Tarık Boğazı'na ulaşmış, Arap Baharı'nın geçtiği yerlere nüfuz etmiş ve öldürülmüş. Liderler kolay gelmiyor. 
Sokullu'dan sonra Köprülüler gelmiş 27 yıldır. Bürokrasi en kudretli sadrazamı Merzifonlu'yu öldürtmüş. Osmanlı bir 150 yıl dört devletle savaşmış Merzifonlu'dan sonra. Liderler pasifize edilirse o devlet bekleyecek. Birebir baktığınızda o kadar çok denk düşen noktalar var ki. Abdulhamit'e diktatör deniyordu. Abdulhamit'e isyan Taksim'de başladı. Gezi Parkı'nı unutmayın.Diktatör diyenler asıl diktatörü sonra gördüler. Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok cinayetleri bu dönemde mi oldu, asit kuyuları bu dönemde mi oldu. Abdulhamit'in bir kişiyi öldürdüğü vaki değildir. Abdulhamit en azıllı muhaliflerini cebine para koyup Avrupa'ya gönderdi. İttihat Terakki iktidara gelince faili meçhuller, idamlar olmuştur. Diktatör nasıl olunur İttihat Terakki gösterdi.
ABDULHAMİT DÜŞÜRÜLDÜ, KURŞUN ATMADAN 5 DEVLET KAYBEDİLDİ
Şimdi 31 Mart İsyanı tezgahlandığında, 2. Meşrutiyet'in ilanı için 30 yıl Abdulhamit ile uğraşıldığında bekledikleri hürriyet, kardeşlik, eşitlikti. Meşrutiyet ilan edilirse ülkede birlik bütünlük sağlanacaktı. Bunlarla Jön Türk kongrelerini yaparken Taşnak Sutyün gibi terör örgütleriyle kongre yaptılar. Derler ki biz bütünlüğü sağladık. Abdulhamit'in arabasına bomba koyan terör örgütleriyle işbirliği yaptılar. Prens Sabahattin, Ahmet Rıza grubu ile ayrılığa düştüler. Tüm hedef Abdulhamit'i düşürmekti. Sonra ne oldu, İkinci Meşrutiyet ilan edilir edilmez, tek kurşun atılmadan, 5 devlet toprağı kaybedildi.Girit, Kıbrıs, Bosna, Doğu Rumeli. 1908'e kadar biz Adriyatik'e kıyısı olan devlettik. 
BU BAŞBAKAN'A 2016'DA MONTRÖ'YÜ İMZALATAMAZLAR
Abdulhamit tahta çıkar çıkmaz onların istediği padişah olmadığı anlaşılınca borcunu bir defada ödeyeceksin tek şartımız Mithat Paşa'yı affetmeniz dediler. Mithat Paşa üzerine niye düşüyorlar? Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin imzalanması yakınlaşıyor 2016, Kırım Ruslarca ilhak edildi. Bunlar tesadüfi değil. 
Bir müteahhit bir arsayı beğenir, satın alır, arsa sahibi satmak istemez, bu satmıyor ama çocuğu satmak istiyor. Der ki ben bunun babasını öldürürsem ben bu araziyi alırım der. Abdulhamit ülkeyi Birinci Dünya Savaşı'na sokmayacaktı. Mithat Paşa ülkeyi 93 Harbi'ne soktu. Abdulhamit sokmayacaktı. Birinci Dünya Savaşı öncesi Mithat Paşa muktedirdi, ülkeyi savaşa sokacak kişiyi aradılar. Almanlar ülkeyi savaşa sokacak kişiyi iktidara getirmek istedi. Abdulhamit ülkeyi Birinci Dünya Savaşı'na sokmayacağı için düşürüldü. 
2016'da Montrö Anlaşmasını bu Başbakan'a imzalatamazlar. Rusya'nın sıcak denizlere inme manevrasıdır. resmin büyüğünü göremezseniz kaybedersiniz. Ortadoğu kaynakları Türkiye'ye akıyor. Kaynaklar eskiden Amsterdam, Brüksel'e akıyordu. Batı'daki krizleri başka türlü değerlendirmeyin Ağaoğlu'nun ofisinden açıklama yapıldı, şunu diyor, "iki üç günlük gözaltı sürecinde Ağaoğlu ofisinden üç dört milyar Dolar ya da Euro değerinde satış yapıldı" Ortadoğu'ya. Ağaoğlu gibi işadamları Ortadoğu'ya satış yapıp, Ortadoğu'dan sermaye çekiyor. Başbakan bu yüzden tehlikeli. O paralar Avrupa'ya gidiyordu. Yağmurun altında ıslanan araziyi alacak diye El Maktum için kıyamet koparıldı. El Makdum İngiltere'de Kraliçe tarafından karşılandı. 
Mursi indirildi çünkü Süveyş'i Türkiye'ye kullandıracaktı. Abdulnasır, Süveyş'i millileştirdi, savaş açıldı kendisine. Süveyş şah damarıdır. birinci Dünya Savaşı Süveyş yüzünden çıkmıştır. Abdulhamit Hicaz Demiryolu ihalesini Almanya' ya verince İngiltere Süveyş'i işgal etti. Mursi'yi bundan bağımsız düşünemeyiz. istediğiniz kadar fabrikanız olsun, satamazsanız olmaz. Başbakan da bunu yaptı artık satacak imkanlara kavuşacaksınız. Toros tünelleri, Hicaz Demiryolları bugün yapılanlara bakın, hızlı trenler, bölünmüş yollar, yollar ticaret için önemli.
APTAL AYDINLAR BAŞBAKAN'IN UFKUNU ANLAMIYOR
Başbakan'ın aptal aydınlar tarafından anlaşılamayan ufku, Kanal İstanbul'dur. Panama ikinci kanalı atıyor. Büyük resmi görmeyip "rüşvet yolsuzluk" diyorlar. Neresi rüşvet yolsuzluk? Ülke kuşatılmış halde. Genelkurmay, Cumhurbaşkanılğı Başbakanlık dinleniyor. 
Senin dik duran bir liderin var. Davos neyi ifade ediyor, Türkiye'nin onurunu, haysiyetini ifade eden bir Başbakan var. Yunan gazetesi bile "bunu birisi İsrail'e yapmalıydı" diye yazdı. Diplomasi kuralları efendi ülkelere şöyle itaat edeceksiniz denilen teşrifat kuralıdır. İsrail uluslararası Madrid Görüşmeleri'ni "Cumartesi benim Şabat'ım" deyip çekip gidiyor. 
BAŞBAKAN ANA CADDEDE BİR YÜRÜDÜ O İŞ BİTTİ
Arap Baharı bir projedir. Condoliza Rice'ın makalesini okuyun. 22 ülkenin rejimleri, coğrafyası, sınırları değişecek. Washington Post'a yazmış. İngiltere Mursi'yi o yüzden devirdi. "Arap Baharı" denildi, bu kadar operasyon yapıldı.
Başbakan'ın bütün gayretleri Tunus ve Mısır'da Türkiye dostu kişiler seçildi. Türkiye dost elini uzattı. Yunus Emre ve Yurt Dışı Türkler kuruldu. Arap ülkelerinde altı büyükelçilik vardı. Bunun neresi diplomasi? Kırım'da çalıştım bir yıl. Kırım Tatarların Rus mafyası öldürüyordu, Başbakan geldi Kırım'ın ana caddesinde yürüdü o iş bitti. 
Şimdi Türkiye eski tarihi kodlarını hatırladı. Montrö'yü ihmal etmeyin, Kırım Ruslara hediye edildi. Batı'nın Kırım'ın Ruslarla işgali karşısındaki cümlelerine bir bakın, çok komik. ABD, Ukrayna'da daha fazla ileriye gitme diye açıklama yapıyor. Ruslar Güney'e iniyor. Türkiye tarihi kodlarını hatırladığı için. Mursi iktidarda kalsaydı, Suriye Türkiye'nin istediği gibi dönüşseydi ne olacaktı? Sizinle işbirliği yaparlarsa bütün Arap ülkeleri buna uyar. Batılılar bunu iyi bildiği için Dubai'de bu ülkenin ileri gelenlerini toplayıp, "Türkiye güçlenirse sizin petrollerinizden pay alır" dendi. Türkiye'nin güçlendiğini Türkiye'dekiler göremiyor. Başbakan gibi bir lider kaybedilirse Türkiye içine kapanacak. 
BAŞBAKAN ARABASINA GAZ VERİLEREK ÖLDÜRÜLMEYE ÇALIŞILDI
Bu hadiselerin rüşvet ve yolsuzlukla ilgisi olmadığı açık . MİT tırlarına yapılan operasyonla rüşvet ve yolsuzluğun ne ilgisi var. Bu ülkenin başbakanı arabasında öldürülmeye çalışılmadı mı? Niye öldürmeye çalıştınız? Arabası uydudan kilitlendi ve gaz verildi ve arabasının camı balyozla kırıldı. Büyük bir şanstı. 60 saniye sonra Başbakan'a ulaşılsaydı Başbakan ölmüş olacaktı. MİT tırlarına yapılan saldırın rüşvet ve yolsuzlukla ne ilgisi var. CIA aracına operasyon yapılabilir mi?
O kadar aptal var ki karşımızda. Rüşvet Yolsuzluk diyor, MİT tırları ile alakasını kur. IHH deposuna yapılan baskınla ne ilgisi var. Buyrun bunu anlatın. Dışişleri Bakanlığı'nın dinlenmesinin rüşvet ve yolsuzlukla ne alakası var. İçine kapanacaksın, liderin kaybolacak. Bir öğretim görevlisiyim, tarihte bunları çok gördüm. Bir Sokullu Paşa'nın daha kaybına bu milletin tahammülü yok. Ey sevgili vatanseverler, çıkartmalar yapıştırıyorsunuz, bu vatan değil mi, bu kuşatılma değil mi? Argela Merkel'e de yapıldı. Başbakan'ın miting miting bağırıp söylemeye çalıştığı buydu. 
Sözüm ona bazı aydınlar Başbakan'ın üslubunu aşırı buluyoruz. Herkes size saldırıyor Başbakan'ın psikolojisini düşünün. Niye Başbakan bu kadar agresif, herkes size saldırıyor, sessiz sakin konuşacaksınız. Dinleme olayı Başbakan'ın haklı olduğunu ortaya koyuyor. 
Feryat ediyor. 31 Mart öncesinde Abdulhamit çok uyardı. 31 Mart isyanında aydınlar Abdulhamit aleyhinde yürüdü. Millet artık bu küresel operasyonu anladı. Tahttan indirilme fermanını, gayrimüslimler verdi, bu kadar zulüm olur mu? Emanuel Karasu kimdi biliyor musun, padişahın huzuruna gelen, Filistin ile teklif getiren kişiydi. Bu 31 Mart çok önemli..

5 Mart 2014 Çarşamba

İnsalık Ölmüş..

Yeter , insanlık ölmüş. Televizyonda artık haber izlemeyeceğim içim acıyor inciniyorum kırılıyorum ağlanacak hali var insanlığın aslında , haysiyetsizler , ahlaksızlar. Haberleri izliyordum az önce öyle haberler var ki insan ne yapacağını şaşırıyor. Üç tane 15-18 yaşlarında çocuk gözleri görmeyen eli bastonlu bir amcanın yolunu kesiyor gideceği yere kadar eşlik edeceklerini söylüyorlar. Karanlık tenha bir sokağa getirince de amcanın cebindeki 15 TL yi alıyorlar.. 15 Lira ulan şerefsiz. oda yetmiyor amcanın cebinde kalan son 1 TL yide almak için amcayı yere yatırıyor ve cebindeki o 1 TL yi de alıyor. Ulan ahlak yoksunu şerefsiz herifler. Bir tek bu değil ki. Annesini öldüreni mi istersin kediyi kesip ölmesini bekleyen caniyi mi.Daha neler var neler. İnsanlığın düştüğü şu duruma bakar mısınız yazık , acınacak haldeyiz. Ülke bu durumdayken ne haber izleyeceğim daha , ulan içim parçalıyor ve o haysiyetsizlere engel olamadığım için dahada kahroluyorum. Peki insanlık neden bu hallere düştü? İyi insanların sayısı gün geçtikçe azaldı her şey menfaat ve çıkar sonucuna bağlandı. Hal böyle olunca da insanlık kalmıyor ortada.
 
  Sonumuz hayırlı olur İnşallah.

10 Şubat 2014 Pazartesi

Semtimizdeki Kırılmalar..


 Semtimizde büyük oyunlar dönüyor.Bu silahlı çatışmaların başlıca sebepleri ne? Bu soruya cevap vermek biraz zor aslında Kasımpaşa'da herkez birbirini tanır hemen hemen ama bu son zamanlarda kardeşin kardeşe kırılması neyden kaynaklanıyor?.Gerek tribündeki konumlanmalardan gerekse Gruplaşmalardan dolayı birilerinin gazına gelerek birbirine silah çekip kardeşini vurmakta ne? Böylesine güzel geçmişi olan bu semte yakışmıyor bu davranışlar ne güzeldi eskiler , eskiler benim duyduğum kadarıyla güzel.Keşke hep eskide kalsaydık kalabilseydik Semtimizin bütünlüğünü koruyabilseydik...

9 Şubat 2014 Pazar

Selehattin Erdoğan'ın KASIMPAŞA Yazılarından alıntı..."SULTAN DEMİRCAN"

Kasımpaşa’nın “Baba Sultan”ı (Sultan Demircan)

Henüz yaşım 8 olmuştu. Kasımpaşa’da Camiikebir Mahallesi, Hoca Ahmet sokakta, rahmetli Emine Hanım’ın üç katlı ahşap binasının zemin katında oturuyorduk. Sokağımızdaki tek esnaf kömürcü Hallil Amca idi. Sokağın başında küçük bir yazıhanesi ile sokağın içinde bir odun deposu vardı. O gün anımsayabildiğim kadarıyla bulutlu bir sonbahar günüydü. Biz bir kaç arkadaş sokağımızda oynarken birden bir kalabalık göründü sokağın başında.
Yüzlerce insan yürüyorlardı. Sokaktan geçen insanların ardı arkası kesilmeyince meraklanıp, Halil amcanın yazıhanesinin önüne kadar gidip, geride daha ne kadar insan var görmek istedim. Sokağın köşesine gittiğimde kalabalığın sonunun ordanda görünmediğini görebildim. Şaşkındım. Bunca insan ne diye yürür acaba diye düşünüyordum. Ben bu şaşkınlık içersinde kalabalığı izlerken Kömürcü Halil amcanın eli omzuma dokundu :
- Selo oğlum ben cenazeye gidiyorum, hamallar gelirse anahtarı Fatma hanıma bırakıyorum söylersin e mi!?
- Tamam Halil amca!
Dedim ve kalabalığı izlemeye devam ettim. Uzun bir zaman sonra kalabalığın sonu göründü ve kalabalık bizim sokaktan Büyük Cami’nin olduğu yöne doğru gitti.
Sonradan öğrendim. Halil amca da bu kalabalığın içine karışmış. Onca kalabalık insan da Halil amca gibi cenazeye gidiyorlarmış. Baba Sultan’ın cenazesine. Günlerce çevremde bulunan herkes Baba Sultan’ı konuşuyordu. Belli ki, herkes O’nu çok seviyordu. Mahallemizdeki bütün dükkanların o gün kapalı olduğunu gördüm. Herkes cenazeye gitmiştim. İlk kez bir cenaze merasimine tanık oluyordum. O çocuk aklımla o gün cenazesine gidilen kişi için pek sevinmiştim. Bunca insanın sevdiği biri olabilmek ne güzeldi. Keşke benim cenazemde de bu kadar çok sevenim olabilse diye düşünmüştüm.
O sonbahar mevsiminde hiç görmediğim, tanımadığım ve tanıma fırsatı da bulamayacağım o “adam”ı ben de çok sevmiştim.
Aradan yıllar geçti. Eş, dost, arkadaş herkese onu sordum. göremesemde tanıdım az çok. Garip, gureba dostu imiş... Halk arasında ne vakit adı anılsa bir çok kişi derin bir ah çekiyor... “Ahhh Baba Sultan olaydı...” Bu türden serzenişleri kaç kez duymuşluğum vardır.
Kasımpaşa SK’nün başkanlığını yaptığı dönemlerde, idman sırasında futbolcuları silahla kovalamasıyla medyada yer almış.
Tam bir Kasımpaşa sevdalısı.
Konuşmalarına, röportajlarına “Doğma büyüme Kasımpaşalıyım...” diyerek başlarmış... Bu gün tribünlerde gençlerin “Semt aşkı” diyerek tempo tuttukları şey bu olsa gerek...
Baba Sultan’ı kaybedeli tam 39 sene olmuş.
O günlerde gazetelerde “Kasımpaşa’ya büstü dikilecek” diye bir haber çıkmış. Bugün o haberin ne kadar boş olduğunu çok net bir şekilde görebiliyoruz.
Bırakın büstünün dikilmesini böylesine bir insanın adı bir sokağa bile verilememiş ne yazık ki... Biz halen Vefa’yı İstanbul’da bir semt olarak görmeye devam ediyoruz. Vefa’nın kelime anlamını ise, bir türlü anlamak istemiyoruz.
Kasımpaşa’nın Baba Sultan’ı, Sultan Demircan’ı rahmet ve minnetle andığımız bu günlerde en büyük üzüntümüz merhum Sultan Demircan’ın adının Kasımpaşa’da bir cadde ya da sokağa verilmemiş olmasıdır.
Vefa’lı değiliz, Kasımpaşalıyız ama vefalıyız.
Baba Sultan’ımıza olan vefa borcumuzu da çok geç de olsa böylece ödemiş olalım...

4 Şubat 2014 Salı

DÜŞÜNCE VE ANI..

Şu zamanlarda kendi adıma söylüyorum tribünlere gitmiyorum,maçları televizyon karşısından dahil izlemiyorum..Neden izleyeyim ki? Kasımpaşa , Kasımpaşa mı ki.. Ortada semtimizden eser yok..Neden gideyim ben maçlara neden bağırayım ki çoşkuyla?. Bağıramam yani o çoşkuyu içimde ne kadar yaşatmak istesemde yaşatamam..Yönetim deki adamlar Beşiktaş aşk Kasımpaşa iş diyecek Beşiktaş yönetim kurulundan cıkartılınca ortalığı ayağa kaldıracaklar ve ben o yönetimin peşinden gidecem onların ekmeğine bal sürecem öylemi ??. Pekiya Futbolcuları? Hepsi ya Beşiktaş ya Galatasaray yada Fenerbahçe diyor.. Ben bu futbolcuya gidip neden destek vereyim o bana saygı göstermiyor ben ona neden saygı göstereyim?...
***
 Peki eskiden böylemiydi?. eski futbolcularımız maçlardan sonra gelip bize sarılırdı kaybedince gelip özür dilerlerdi kusura bakmayın başaramadık derlerdi..Bizde onların bu sıcak hareketine minnettar kalırdık her maç tükürdüğümüzde kan gelene kadar bağırır desteklerdik çünkü Aşıktık.. Aşık olduğumuz bir ARMA vardı işte..92 yıllık bir değer silindi gitti bir gece ansızın hiç birimiz anlamadık..
***
 Armamızın değişimine ilk başta bütün Semt hep birlikte hareket etti.Hep bir ağızdan hepimiz biriz dedi.. Peki ya sonra? Yönetim önce Bilet attı önlerine dediler stada gidelim stadda protesto edelim.İlerleyen zamanlarda yönetimle aralarını iyice düzelttikten sonra ARMA değişikliğini boykot edenlere karşı çıktılar "Kardeşlerine" kükrediler.Kardeşi kardeşe kırdırdılar..Hal böyle olunca anladıkki paranın satın alamadığı insan yokmuş..
***
Bu Semt okadar sıcak bir semttir o kadar samimi bir semttirki.. Benim ilk Kasımpaşa maçına gitmem Sertan abi vardı 2008-2009 sezonunda onun son sezonuydu sanırım.Arada bizim küçük mahallemizden geçerdi.Her geçişinde gülerde selam verirdi bize.. Birgün beni dışarıda top oynarken gördüğünde dediki hiç maça gittinmi?. Gitmedim diyince tuttu elimden beni.2008-2009 7.Hafta Manisa maçına götürmüştü beni ilk Kasımpaşa maçına gitmem böyle olmuştu..O an ki atmosfer ve omuz omuza şarkıların söylenmesi beni çok etkilemişti..İlk gördüğüm anda Aşık olmuştum lacivert ve beyaz renklere tabi o zamanın KASIMPAŞA'yı Anımsatan sembolune ARMA sına..